Rizeliler Dergisi | Rizeliler.com

İbrahim DUMANKAYA
Rizeliler Dergisi (Ocak 2013)
Röportaj

BAŞARILARLA ÖRÜLÜ BİR YAŞAM

Röportaj : Rizeliler Dergisi (Ocak 2013)

Hiç yorulmak bilmeden çalışan İbrahim Dumankaya, inşaatlarda çırak olarak başladığı iş hayatına bugün Türkiye’nin sayılı inşaat markalarından olan Dumankaya İnşaat’ın sahibi olarak devam ediyor. Gözü daima yükseklerde olan ve geldiği nokta itibariyle gençlere örnek teşkil eden bir isim olan İbrahim Dumankaya’yı ofisinde ziyaret ettik.

İbrahim Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?
 
Rize’nin İkizdere Demirkapı köyünde doğdum. İlkokulu orada bitirdim. Babamızı erken yaşta kaybettik ve 5 kardeşimle yetim kaldım. Erkek çocuk olarak ailenin en büyüğüydüm. Dik yamaçların eteğinde hayvancılık yaparak geçiniyorduk. Ben okuyamayınca biraderi okutalım dedik. Memlekette şartlar çetindi.  İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek 16 yaşımda gurbete çıktım. İstanbul’da para yoktu, iş yoktu… Kadıköy’de çalışmaya başladım. 6 kişi bir odada kaldık. O zaman şartlar böyle değildi. İşe çıraklıkla başladım ama çıraklıkla bu iş olmaz dedim. Kalfalık yapmaya başladım. Tabii bu da yetmedi. Para biriktiremedim. Sadece geçimimi sağlayabiliyordum. Biraderimin okul masrafı karşılayıp, Rize’deki aileme para gönderiyordum. 1961 yılına kadar İstanbul’da tek başıma çalıştım. Bu böyle gitmez dedim ve ihaleye girmeye karar verdim. 61 yılında devlet işi aldım. Şirket yönetmeye başladığımda oldukça gençtim.
 
“Çalışma hayatına başladığımdan beri gözüm hep yükseklerdeydi.”
 

Devlet ihalesine girip kazanmanız büyük bir başarı.  Aldığınız ihalenin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?

İlk aldığımız ihale Yalova Çınarcık Dispanseri ihalesiydi. Tabii o dönem ihaleye herkes giremiyordu. Daha önce yapmış olduğunuz işler olması gerekiyordu. İş bitirme belgesinin olması gerekiyordu. Rahmetli babamın eski bir dostundan vekalet aldık ve bir teminat mektubu bulduk. Dispanser yapımına başladığımızda her işi yine biz yaptık. Öyle bir an geldi ki; inşaata kontrol için geldiklerinde hemen üstümüzü değiştirip ellerimizdeki yarıkları görmemeleri için saklardık. O gün yaptığımız dispanser hala ayakta duruyor. O zaman Çınarcık’ta yeni yeni yazlık evlerin inşaatları başlamıştı ve elektrik bile yoktu. Oralardan başladık ve işleri büyüte büyüte devam ettirdik. Bugünlere gelene kadar çok çalıştım. Zorlukları görmeden, fedakarlık etmeden başarı gelmiyor.

Bu kadar büyüceğinizi düşünüyor muydunuz?

Tabii bu kadar büyüyeceğimin hayalini kuramıyordum. Ama çalışma hayatına başladığımdan beri gözüm hep yükseklerdeydi. İlk yaptığımız binayı hatırlıyorum. Kartal Çavuşoğlu mahallesinde üç katlı bir evdi. Şimdi çalışanların birçoğunu tanımıyorum bile. Taşeron firmalar hariç, sadece bordrolu çalışanlarımızın sayısı 550.

Şirketin kuruluş aşamasında karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Şirketi kurarken bir takım zorluklar yaşadık ama şimdi daha çok zorluklar var. Eskiden iki kişiydik. Kardeşim para işlerine bakardı. Bense ağırlıklı olarak inşaat işlerine bakardım. Sonra çocuklar devreye girdi. Onlarla jenerasyon farkı var. Biz sıfırdan işe başladık onlar ise hazıra geldiler. Farklı düşündüğümüz yerler oluyor ama orta noktayı bulmaya çalışıyoruz. Bazen bir konu hakkında fikrimi söylüyorum, sonra haklı çıkıyorum. Ben haklı olmak istemiyorum, çünkü yanlışlık olsun istemiyorum. Bir hata yapılınca bu hatanın geri dönüşü çok zor oluyor. Telafisi olmayabiliyor.

İnşaat sektörüne getirdiğiniz yenilikler nelerdir?

Biz yola çıkarken parolamız mimari anlamında ve sosyal tesis anlamında kente kimlik katmaktı. Yaptığımız işlerin herkes tarafından takdir edilmesini istiyoruz. Bizim projelere bakarsanız hepsi birbirinden farklıdır. Örneğin Göztepe’de eşi olmayan İkon projemiz var. 31 Ocak 2012 itibariyle projemizin teslimlerine başladık.

Bir evi satın alırken firmaya duyulan güven konusu da öne çıkıyor. İnşaat sektöründe kalite de çok önemli bir faktör.

Yapılan işin kalitesinin yanında o firmaya duyulan güven de çok önemlidir. Bir kişi firmaya güvendiğinde o işin biteceğini bilir. Denetim firmaları ve belediye bu konuda çok sıkı çalışıyor. Eğer inşaatı kredi alarak yapıyorsanız, kredi aldığınız bankalar da devreye giriyor. Toplu konut ihale ediyorsa onlarda denetim yapıyor. Bu da inşaat sektöründeki kaliteyi arttırıyor. Ayrıca Rahmetli Özal Türkiye’de inşaat sektöründe bir çığır açtı. Biz de onun ekmeğini yiyoruz. Hazır beton kullanılıyor artık. Hazır beton çok daha sağlam. Eskiden düz demir kullanılıyordu, şimdi bedava verseler kullanmıyoruz.

İnşaat sektörünün dışında hangi sektörler de faaliyet gösteriyorsunuz?

Otomotiv sektörü ve yapı malzemeleri sektöründe farklı kuruluşlarımız var. Yapı-İnşaat malzemeleri alanında bir firmamız var. Yurt dışından getirdiğimiz malzemeleri alıp satıyoruz. Tuzla’da boş duran bir binamız vardı. Hem orayı değerlendirmek için hem de istihdam yaratmak için Hyundai bayisi açtık. Tuzla’daki Dumankaya Otomotiv bayiimiz, Hyundai’nin İstanbul’daki en büyük yetkili satıcısı ve servislerinden biridir. Ayrıca 1991 yılında aldığımız Toyota bayiliğimiz var. Yine orada da satış ve yedek parça satışı yapmaktayız.

Bir çok derneğe üyesiniz. Birazda sosyal yönünüzden de bahseder misiniz?

Benim sosyal yönüm de biraz fazladır. Uzun yıllardır İstanbul Ticaret Odası’nda hem yönetim kurulu üyesi hem de meclis üyesiyim. Ayrıca Dünya Ticaret Merkezi yönetim kurulu üyesiyim. Karadenizliler Vakfı, Rize Vakfı, Dumankaya Vakfı, Haseki Eğitim Vakfı, İkizdere Vakfı’nın kurucularındanım. Derneklerde gençler ile bir arada olmaya özen gösteriyorum. Burs veririm, yardımlarda bulunurum. Gençlerle bir arada olmayı severim ve elimden geldiği kadar onlara nasihatlerde bulunurum. Ayrıca kendimi hep yetiştirmeye çalışırım.

Kendinize ayırdınız zamanda neler yaparsınız?

Ben gezmeyi çok severim. Bir çok yer gezdim, ama Karadeniz ve İstanbul’un eşi benzerini görmedim. 20 sene önce 100 kişiyi organize ettim ve Karadeniz’e gittik. Bizim oralar hava güzel oldu mu tadından yenmez. Kastamonu Ilgaz Dağı’ndan başladık, en son Rize’ye geldik. Otelde hem Karadeniz mutfağı yemekleri hem de dünya mutfağı yemekleri vardı. Ben Karadeniz mutfağının önüne geçtim ve herkese servis yaptım. Bir de baktım ki; bir yiyen bir daha alıyor. Daha sonrada onları Ayder’e götürdüm.  Doğasına hayran kaldılar.

Seyahatlerinizde karşılaştığınız ilginç şeyler oldu mu?

Daha yeni Çin’den döndüm. 30 yıl önce Çin’e gittiğimde abaküsle hesap yapıyorlardı. Sadece ipek vardı orada. Ekmek bulmak için Uygur Türkleri’nin olduğu Urumçi’ye gittik. Şimdi ise en lüks markalardan, lüks otellere kadar her şey var. Refah seviyesi yükselmiş, şehirlerde kişi başına düşen gelir 25 bin dolara çıkmış ama hala köylerde 250 milyon kişi günde 1 dolara geçiniyor. Bu durum insanı şaşırtıyor. Bu açıdan Çin çok değişik geldi bana. Türkiye’de Allah’a şükür, insani yardımlaşma ve aile bağları çok kuvvetli.

Sizin Rize’yle bağınız devam ediyor mu?

Rize’ye gidiyor musunuz? Rize’ye hem tatil amaçlı hem de ziyaret amaçlı gidiyorum. İkizdere’de Rize’nin mimarisine uygun bir ev yaptık. Orada da bir evimiz olsun istedik. Ama bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Rize’deki binalar çok kötü durumda. Her yıl heyelan olayları oluyor.

Videolar
İletişim Bilgileri
AdresDumankaya Vizyon Esentepe Mahallesi. E-5 Yanyol Milangaz Caddesi No:77 Kartal / İSTANBUL
EtiketlerDKY İnşaat, Ocak 2013, Rizeliler Dergisi, Röportaj
Sosyal Medya Bağlantıları